Birçok filminde şehirlerden esinlenen usta sinemacı Wim Wenders, bu kez de "Tokyo Tuvaleti" adında gerçek bir kentsel yenileme projesinden esinlenerek hem gayet şiirsel hem de dokunaklı bir filme imza atıyor. Her biri teknolojik sanat yapıtı gibi olan umumi tuvaletleri temizlemekle görevli Hirayama, işini son derece titizlikle, kendini vererek ve gururla yapar; sıkılmadan yinelediği eylemlerini bir sanata, çevresiyle uyumlu bir geleneğe dönüştürmeyi bilir. Beklenmedik karşılaşmalar, bizi Hirayama'nın geçmişine götürür. Müzik kasetleri, ağaçlardan süzülen günışığı, kitaplar gibi günlük hayatın ufak mucizeleriyle varoluşumuzun güzelliklerini keşfe çıkan, sakin bir mutluluk arayışının izini süren Mükemmel Günler, adını Lou Reed'in eşsiz klasiği "Perfect Day"den alıyor. Perfect Days, Japonya’nın Oscar adayı oldu.
PG
Süre
125 dakika
İzlenme
187,420 izlenme
Türler
Kategori
Küçük mucizeleri sevebilenler için umut verici. Hayatı sevmeyenlerin mucizelere kör olanların bu ne diyeceği film.
Daha önce ne anlatmak istediğini bu denli yogun duygularla olağanüstü iyi anlatan, hissettiklerini karşı tarafa aynen hissettiren bir aktör izlememiştim. Bu film beni ciddi anlamda etkiledi. Ana karakterimizin sahip olduğu hayatla mutlu olma çabası, kimi zaman zor gelse de devam ettirdiği bu çaba özellikle son sahnede çok net hissediliyordu, gözlerinde sakladığı hüzün açık ediyordu kendini. Gözlerinden mutlu olmak için ne kadar da çok uğraştığı hissediliyordu, mutluluk ona altın tepside verilmemişti çünkü. O bizzat kendi çabalarıyla mutluluğu arıyordu, küçük şeylerde , doğada, minik bir çocuğun gülümsemesinde,kitaplarda, evini süsleyen bitkilerinin büyümesinde ,müdavimi olduğu kafede, içinde, ruhunda. Zorlanmamak elinde değildi elbette, yaptığı iş mükemmel değildi , katlanması gerekliydi. Mutlu bir hayatın ayaklarına gelmesini beklemek yerine kendi küçük dünyasını mutlu, huzurlu bir hale getirmeye çalışıyordu. Çabalamak bazen gerçekten de garip hissetirir . Mutlu olmak için kendini sıkmak, mutlu olmayı istemek ve çabalamak ; ama bazen de çabalamak istememek.
Adamın yaşam felsefesi huzuru, mutluluğu, neşesi ve sevinci kendi içinde hissetmek ve kazandırmaktır. Hayattan istediği kendisiyle aynı duyguları, fikirleri ve görüşleri paylaşan insanlarla arkadaşlık kurup arkadaşlıklarını pekiştirip dost olmak, kadim dostluklar kurmak istiyor. Kendisine herhangi bir maddi durum sağlamak veya menfaat ilişkili odaklı bir yaşam kurmuyor ya da tasarlamıyor. Ne kadar güzel düşünceli. iyi, kibar ve medeni bir adam değil mi? Keşke benimde sağlam ve sıkı arkadaşlarım düşünceli ve güler yüzlü kadim dostlarım olsa...
Güzel değil
bu filmi anlamanız için bir kuşun cıvıltısını,güneşin ışıltısını sevmeniz gerekir mutluluk küçük şeylerde saklıdır bazen
Sanat filmi adı altında 2 saatinizi çalıyor sadece. Berbat bir film, zamanınıza yazık etmeyin.
muhteşem bir film, izleyin mutlaka
oryantalist bakış açısını seviyorsanız eğer bu filmi de seversiniz. bir batılının gözünden doğu güzellemesi. en sinir olduğum şey nedense doğuda muzik, edebiyat yokmuş gibi filmin kahramanının dinlediği, okuduğu her şeyin batı kültürüne ait olması. tam bir batı film, iki yüzlü ve yüzeysel. doğu mistisizmini anlayamadım ancak patti smith, ve faulker üzerinden bunu anlatabiliyorum diyor yönetmen. gerçekten çok kötüydü. şimdiyi yaşa, zamanda kal, oshi vs. saçmalıklarına kadar götürdü ilerletti saçmalamayı. gerçekten çok yapmacık ve özenti bir film. pseudo entellektüel abuklukları severseniz bayılır "ah çok güzel filmdi" diye anlatırsınız orda burda. şaklabanlık...
film çok güzel tam bir sanat eseri. fakat Japon kültürünü az da olsa tanımak değişik ve keyifli geldi.
şarkılar, oyunculuk, işlenen tema, diyaloglar vs her detay incelikle işlenmiş bir sanat eseri resmen çok beğendim
Yalnızlık genellikle kötü bir şeymiş gibi yansıtılsa da aslında yalnız kalmak da bir tercih olabilir. Ve bir insan yalnız kalmayı istiyorsa veya yalnızlığa ihtiyaç duyuyorsa “ezik” veya “acınası” bir durumda değildir. Aksine kendisine yeten insanlar yalnızlıkla da barışık olurlar. Bu kişiler kendileriyle barışık olma konusunda da daha iyilerdir. İnsanlar sosyal canlılar olsa da her an, her durumda insanlarla iletişim halinde olmak istemeyebilirler ve bu dünyanın en normal şeyidir. Başka insanların sevgisi ya da onayı olmadan da bir şeyler yapılabiliyor bu hayatta. Yalnızlığı seven kişiler kendilerine yetmek konusunda da sıkıntı çekmezler. Siz de kendinizle zaman geçirmeyi öğrenerek yalnızlıkla barışık olmayı başarabilirsiniz. Başkalarından bir şey beklediğiniz hayat hep yarım bir hayattır.